“TÜRKİYE’DE ENTELEKTÜELLER GEREKLİ DEĞİLDİR.”
Ve bakla sonunda ağızdan çıktı: “Türkiye’de entelektüeller gerekli değildir. Çünkü son yıllarda gördüğümüz örnekleri ne yazık ki, bu topluma yarar değil, zarar getirmiştir.”(1) Korktuğum başıma geldi desem, abartmış olurum, çünkü, en yakın çağrışım, İspanya İç Savaşı’ndan. Salamanca Üniversitesini basan General Franco’nun faşist generali Milan-Asray, “Entelektüelizme ölüm!” diye haykırmış, ve eklemişti “Ve yaşasın Ölüm!” Bağımsız bir yazar ve düşünür olan rektörün üniversiteden silâh zoruyla çıkarılırken söylediği: “Kazanacaksınız ama asla insanlığı geliştirme yolunda değil!” Unanumo’nun kalp krizi geçirmiş ve bir hafta içinde ölmüş gitmiş olduğu başka bir mesele.
Daha güncel bir çağrışım, pirimiz Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşananlar ve yaşananlardan bize düşenler. “Bize düşenler” diyorum, çünkü “anti-entelektüel” akımlar konusunda daha 1963’de yayınlanan gelmiş geçmiş en mükemmel araştırmalardan birisinde (2) “aydın düşmanlığının üzerinde yükseldiği üç sütun” olarak tanımlanan “dayatmacı dindarlık, köşe dönmecilik ve popülist politikacılık”ın ülkemize adım adım yerleşmesine hepimiz gibi ben de tanık oldum.