Arsız, Densiz, İlkesiz, Haddini Bilmez, Bayağı isen, Yanımıza Uğrama!
Küstah, Mürai, Tufeyli, Zevzek, Müptezel, Basmakalıp isen, Kapımızı Çalma!
Palavracı, Korkak, Kalleş, Ahlâksız isen, Eşiğimizi Geçme!
İçtenliksiz, Sevgisiz, Pespaye, Paçoz isen, Evimize Gelme!
Çilehanedir Burası, Hoşgörü Dergâhı Değil!
Ahde Vefa Bilmez, Tövbe Tutmaz isen, SAKIN GELME!
Alev Alatlı’nın 1992’de yayımlanan ve Türkiye’nin dönüşümlerini çözümleyen dörtlemesi “Or’da Kimse Var mı?” her kitabıyla geniş ve yoğun tartışmalara yol açmıştı. Dizinin ilk kitabı “Viva La Muerte” yi izleyen “Nuke Türkiye”, “Valla Kurda Yedirdin Beni” ve “OK Musti Türkiye Tamamdır”‘ın ardından Alev Alatlı, “Beyaz Türkler Küstüler” aracılığıyla yirmi yıl sonra yeniden soruyor: “Or’da Kimse Var mı?”
“Beyaz Türkler Küstüler”‘in başkişilerinden Mehmet Sedef, efsanevi Günay Rodoplu’nun trajik hikayesini anlatan kişi, “70’li yılların TİP kökenli militanı. İkinci eşi Meral, yılların THKP-C militanı, anneleri Mübeccel Atiye,”40’lı yılların, Behice Boran, Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif Başoğlu’nun DTCF’den arkadaşı. Amiral bir eş, Prof. Ayhan Songur, Prof. Recep Doksat’la içli dışlı bir muhit. Mübeccel Atiye Hoca’nın temsil ettiği “orijinal Beyaz Türk” 1940’lı yılların “laik-hümanist” eğitiminin şekillendirdiği Nişantaşı-Ayvalık tipolojisi, Hasan Âli’nin,” Yakup Kadri’nin idealleri uyarınca” insan zekasının aslı Yunandadır” şiarı doğrultusunda tüm enerjilerini “çağdaşlaşma” dedikleri ve fakat aslında Batı medeniyetlerine Yunan-Roma bacağından duhul etme çabasıyla beraber yasalarla vicdanları arasında kalıp bizar olan yurdum insanları ve onların günümüzdeki uzantıları…